Annem davranışlar hakkında katıdır.
- My mother is strict about manners.
Burada çok katı kurallarımız var.
- We have very strict guidelines here.
Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.
- They accused the teacher of being too strict with the children.
Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.
- The entry requirements for the essay competition are very strict.
Sizde benim otoriter bir eğitmen olduğumu bilseniz iyi olur.
- You may as well know that I am a strict instructor.
Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.
- Tom isn't strict enough with his students.
Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly prohibited.
Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly forbidden here.
İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- My interest in politics is strictly academic.
Alice sert annesinden korkmuştu.
- Alice was frightened of her strict mother.
O çocuklarına karşı çok sertti.
- She was very strict with her children.
strict ligature.
to pay strict attention.
strict fiber.
very strict in observing the Sabbath.
to understand words in a strict sense.
... else to punish, and I'm going to be strict with people who we trade with to make sure ...
... that employees are not capable of maintaining strict boundaries between "work" and "personal" ...