O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
Mary benim için bir kızkardeş gibi.
- Mary is like a sister to me.
O benim için bir kızkardeş gibi.
- She is like a sister to me.
Baldızım beş yıl içinde dört çocuğa sahipti.
- My sister-in-law had four children in five years.
Fadıl'ın baldızı ile bir ilişkisi vardı.
- Fadil had an affair with his sister-in-law.
Tom'un kızkardeşi bir rahibe.
- Tom's sister is a nun.
O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Sen ve kızkardeşin yakın mısınız?
- Are you and your sister close?