İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir.
- With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
Yakında durumu çözebileceğini umuyorum.
- I hope that you are able to resolve the situation soon.
Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.
- They haven't yet resolved their problems, but at least they're discussing them.
O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
- He made a resolve to stop smoking.
Daha sıkı çalışmaya karar verdiler.
- They resolved to work harder.
İlerde ne olmak istiyorsun?
- What do you want to be in the future?
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.