Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Kağıtları masadan kaldırdı.
- She removed the papers from the desk.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
- Trees have been removed from the park.
İşaret hemen kaldırıldı.
- The sign was immediately removed.
Onlar uzaklaştırılmalı.
- They must be removed.
Yaralı, olay yerinden uzaklaştırıldı.
- The injured were removed from the scene.
Steve is my second cousin once removed.
... the lyrics removed of that sort of ...