Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom has no permanent address.
İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
- It is difficult to find a well paid permanent job.
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
- Please give me your permanent address.
Herkes kalıcı barış istiyor.
- Everybody wants permanent peace.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Nothing in this world is truly permanent.
... those kids, I think, should have a pathway to become a permanent resident of the United ...
... It won't just be some type of permanent colony on Mars? ...