Lütfen sınıfta koşmayın.
- Please don't run in the classroom.
O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
- Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
Köpek koşmaya başladı.
- The dog began to run.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
O, başkanlığa adaylığını koymak istiyor.
- He wants to run for President.
Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymak istiyor.
- Tom wants to run for class president.
Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.
- The Yankees are running away with the pennant race.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.