O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
- Tom gave Mary an engagement ring.
Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
- Bob has been engaged to Mary for over a year.