Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
- As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
O bana biraz garip geldi.
- It's a bit strange to me.
Garip bir keşif yaptılar.
- They made a strange discovery.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog will bark at strangers.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog barks at strangers.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
- Sometimes he can be a strange guy.
Bu evle ilgili acayip bir şey var.
- There's something strange about this house.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
- His hobby is collecting strange butterflies.