O, iyi yapılmış bir işti.
- It was a job done well.
Bu nasıl yapılmış olabilir?
- How could it have been done?
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed to be done.
Çok yorgun olduğunu biliyordum.
- I knew you were done.
Bu her zaman yapılır.
- It's done all the time.
Üzüm hasadı elle yapılır.
- The grape harvest is done manually.
Çok yorgun olduğunu biliyordum.
- I knew you were done.
Tom bugün için yorgun.
- Tom is done for today.
Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
- Having done my homework, I watched the baseball game on television.
O, bir günde yapılabilir.
- It can be done in a day.
Bifteğinizi nasıl pişmiş istersiniz.
- How would you like your steak done?
Etimi iyi pişmiş severim.
- I like my meat well done.
İşin bitmiş olduğunu düşünüyorum.
- I think the job is done.
Onun bitmiş bir anlaşma olduğunu düşündüm.
- I thought that was a done deal.
Onun bugün yapılmak zorunda olduğunu biliyorsun, değil mi?
- You know that's got to be done today, don't you?
Bu şimdi yapılmak zorunda mı?
- Does this have to be done now?
Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zaman yoktu.
- There wasn't enough time to do everything that needed to be done.
Tom yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanı olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know he didn't have enough time to do what had to be done.
İşin bittiğinde bana haber ver.
- Tell me when you're done.
Gazete ile işin bitti mi?
- Are you done with the paper?
Tom yaptıklarından pişman olmuş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to regret what he had done.
Etimi iyi pişmiş severim.
- I like my meat well done.
Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
- I'd like my steak well done.
Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.
- It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
Tom yaptığı şeyin yanlış olduğunu kabul etmeyi reddetti.
- Tom refused to admit that what he'd done was wrong.
Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
- Get it done as soon as possible.
Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.
- Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
Sanırım buradaki işimiz tamam.
- I think our work here is done.
Bütün ödevlerim tamam.
- All my homework is done.
When the water is done we will only be able to go on for a few days.
What is the done thing these days? I can't keep up!.
They were done playing and were picking up the toys when he arrived.
I done did my best to raise y'all.
I have done my work.
He is done, after three falls there is no chance he will be able to finish.
... we're going to do in the next four years. ROMNEY: But that's not what you've done ...
... should've done it sooner. ...