O bana kısaca ne olduğunu anlattı.
- She told me briefly what happened.
Onu kısaca açıklayabilir misin?
- Can you explain it briefly?
Tom'un yerinde olmak istemem.
- I wouldn't like to be in Tom's shoes.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
Briefly, I am not happy about what happened, but no one will be losing their job.