Gazeteye kısaca göz attı.
- She glanced briefly at the newspaper.
Onu kısaca açıklayabilir misin?
- Can you explain it briefly?
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
İlerde ne olmak istiyorsun?
- What do you want to be in the future?
Briefly, I am not happy about what happened, but no one will be losing their job.