Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Kazağını ters giymişsin.
- Your sweater is on backwards.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- He left Japan never to come back.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Hastanenin arkasındaki o yapı nedir?
- What's that building at the back of the hospital?
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Tekneye geri dönelim.
- Let's get back to the boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
- Tom tried to go back to sleep.
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Geri dönmek çok güzel.
- It's so nice to be back.
Tom geri dönmek niyetinde olduğumuzu bilmeni istiyor.
- Tom wants you to know we intend to be back.
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
- I've got to take my library books back before January 25th.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Her zaman bir kötümserden ödünç para al; o, geri ödenmesini beklemez.
- Always borrow money from a pessimist; he doesn't expect to be paid back.
Tom saçını arkaya taramıştı.
- Tom had his hair slicked back.
Arkaya yakın masalardan birinde oturalım.
- Let's sit at one of the tables near the back.
Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
- Tom came back to Boston last year.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
Tom arabasına döndü ve uzaklaştı.
- Tom got back in his car and drove away.
O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
- He looked back at us many times and walked away.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
... Let me come back and say, why is that I don't want to raise taxes? Why don't I want to raise ...
... this country are going to recognize, we're bringing back an economy. ...