Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
- You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
Mermi dizin üzerine girdi.
- The bullet entered above the knee.
Onun davranışı şüphe üzerinedir.
- His conduct is above suspicion.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
- We are flying above the clouds.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
- Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.
O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
- He is above doing such a thing.
Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
- You must, above all, be faithful to your friends.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı.
- The red light above the door was on.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
- The town lies just above London.
Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- The city is fifty miles above London.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum.
- I love this book above all.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Tiyatronun kapısının üzerindeki sözler bir metre yükseklikteydi.
- The words above the door of the theater were one meter high.
Kasaba deniz seviyesinden 1500 metre yüksekte yer alıyor.
- The town is situated 1,500 meters above sea level.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Uçak, bulutların çok üzerinde uçuyordu.
- The plane was flying far above the clouds.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
- Television shows violence, which influences, above all, younger people.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz.
- Above all, you must help each other.
Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.
- Do not expose to temperatures above fifty centigrade.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
- We are flying above the clouds.
Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.
- We saw the sun rise above the horizon.
He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.
He appealed to the court above.
Fowl that may fly above the earth.
... OBAMA: That's the strategy you need, an all-of-the-above strategy, and that's what ...
... for America is to have a true all-of-the-above policy. I don't think anyone really believes ...