Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Odanın etrafında koşma.
- Don't run around in the room.
Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
- You shouldn't say that kind of thing when children are around.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Çevrede kuşlar uçuyorlar.
- The birds are flying around.
Sami benzini Leyla'nın evinin çevresine serpti.
- Sami splashed gasoline around Layla's house.
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked around the house.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Bu civarda bir postane var mıdır?
- Is there a post office around here?
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Tom patronu civarda olmadığı zaman bir patron gibi davrandı
- Tom acted as the boss whenever the boss wasn't around.
Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
- The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
Postacı yaklaşık üç günde bir gelir.
- The mailman comes around every three days.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Eskiden Tom'la çok takılırdım, fakat o bu günlerde çok fazla buralarda değil.
- I used to hang out with Tom a lot, but these days he's not around much.
Tom buralarda büyüdü.
- Tom grew up around here.
Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
- She turned around when she heard his voice.
Döndü ve geriye baktı.
- He turned around and looked back.
Julian, John Lennon'unki gibi yuvarlak gözlük takıyor.
- Julian wears round glasses like John Lennon's.
Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.
- The bowl was perfectly round.
Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
- There was nobody under 30 around.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
Onlar bütün yıl boyunca çalışmak zorundaydılar.
- They had to work all year round.
Burada bütün yıl boyunca hava sıcak.
- It's warm here all the year round.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... where earlier an entire family would sit around a television ...
... that has prompted reforms in 46 states around the country, raising standards, improving ...