Bıçağına el koymak zorunda kalacağım.
- I'll have to confiscate your knife.
Polis memuru Dan'in sürücü belgesine el koydu.
- The policeman confiscated Dan's driver's license.
Sınıfta çalmaya başladıktan sonra Öğrenci cep telefonuna el koydurdu.
- The student had his cellphone confiscated after it began to ring in class.