Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Is there a clothing store near here?
Tom'un bir giyim mağazası açma çabaları boşa gitti.
- Tom's efforts to open a clothing store went up in smoke.
Bu dükkân kadın giysisi satar.
- This shop deals in women's clothing.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
- I usually buy clothing at a local store.
Kıyafet tezgahlarına ulaşmak için iki kat yukarı çıktık.
- We went up two floors to reach the apparel stalls.
Giysi tezgahlarına ulaşmak için iki kat yukarı çıktık.
- We went up by two floors in order to reach the apparel stalls.
Tom gündelik giysiler giyinmişti.
- Tom was dressed in casual clothing.
O sadece ikinci el giysiler alır.
- She only buys second-hand clothing.
Ben elbiselerimi berbat edeceğim.
- I'll ruin my clothing.
Ben elbiselerimi mahvetmiyorum.
- I'm not ruining my clothing.
Bugün elbette sıcak! Yanlış türde kıyafet giydim.
- Today sure is hot! I wore the wrong kind of clothing.
Bütün parasını kıyafetlerde çarçur eder.
- She wastes all her money on clothing.
Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.
- We provided the flood victims with food and clothing.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
O, elbisesini mahvediyor.
- He's destroying his clothing.
Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
- Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
Ships . . . appareled to fight. --Hayward.