to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate

listen to the pronunciation of to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate
Englisch - Türkisch

Definition von to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate im Englisch Türkisch wörterbuch

suffer
ıstırap çekmek
suffer
{f} cezasını çekmek
suffer
(Kanun) zarara uğramak
suffer
uğramak (kötü bir şeye)
suffer
{f} zarar görmek
suffer
madur etmek
suffer
bağrı yanmak
suffer
çile çekmek

Çile çekmekten saçı ağardı. - Her hair grayed with suffering.

suffer
değer kaybetmek
suffer
kötüye gitmek
suffer
sıkıntı çek

Bir araştırmaya göre, dünyada bir milyar kişi yoksulluktan sıkıntı çekiyor. - According to a survey, 1 billion people are suffering from poverty in the world.

Mortgage borcumdan dolayı sıkıntı çektim. - I suffered from my mortgage loan.

suffer
kalitesi düşmek
suffer
tahammül etmek
suffer
{f} göz yummak
suffer
ıstırap çekmek, acı çekmek; -i çekmek; from (belirli bir hastalıktan) mustarip olmak; from -in sıkıntısını çekmek; for -in acısını
suffer
suffererıstırap çeken kimse
suffer
{f} izin vermek
suffer
x kötüye git/acı çek/çek
suffer
müsaade etmek
Englisch - Englisch
suffer
to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate
Favoriten