to acknowledge; to accept as true; to concede; to accede to an opinion

listen to the pronunciation of to acknowledge; to accept as true; to concede; to accede to an opinion
Englisch - Türkisch

Definition von to acknowledge; to accept as true; to concede; to accede to an opinion im Englisch Türkisch wörterbuch

allow
{f} izin vermek

Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi. - Tom stepped aside to allow Mary to pass.

Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın. - You have to allow for the boy's age.

allow
(Bilgisayar) en çok
allow
(Bilgisayar) kullanıcı sayısı
allow
mahal vermek
allow
cevaz vermek
allow
izin ver

Babam benim köpek bakmama izin vermez. - My father won't allow me to keep a dog.

Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek. - After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.

allow
{f} fikrinde olmak
allow
{f} bırakmak
allow
{f} koyvermek
allow
{f} ayırmak
allow
{f} indirim yapmak
allow
meşru
allow
{f} kabul etmek
allow
{f} izin vermek, müsaade etmek
allow
{f} itiraf etmek
allow
{f} göz önüne almak
allow
al
allow
{f} düşünmek
Englisch - Englisch
allow

I allow, with Mrs. Grundy and most moralists, that Miss Newcome's conduct . . . was highly reprehensible. — William Makepeace Thackeray.

to acknowledge; to accept as true; to concede; to accede to an opinion

    Silbentrennung

    to acknowledge; to ac·cept as true; to concede; to ac·cede to an o·pin·ion

    Aussprache

Favoriten