Bu araba çok kolay kullanılır.
- This car handles very easily.
Sadece bu kolu çevirin.
- Just turn this handle.
Durumla başa çıkmak benim için zor.
- It is difficult for me to handle the case.
Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.
- It's hard to handle crying babies.
Tom'la geçinmek kolaydır.
- Tom is easy to handle.
Bunu çocuk eldivenleri ile ellemek zorunda kaldık.
- We've got to handle this with kid gloves.
Tom durumu daha farklı şekilde ele almalıydı.
- Tom should have handled the situation differently.
Bunu tek başına ele almak zorunda kalacaksın.
- You'll have to handle it by yourself.
İnsan gücü eksikliği nedeniyle, biz bu görevi halletmek için beklentilerden daha fazla zamana ihtiyacım var.
- Due to lack of manpower, we need more time than expectations to handle this task.
Bununla tek başına meşgul olmak zorundasın.
- You'll have to handle this by yourself.
Tek başıma bununla başa çıkabilmemin imkanı yok.
- There's no way I can handle this by myself.
The hardness of the winters forces the breeders to house and handle their colts six months every year - Sir W. Temple.