Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
- Tom stepped aside to allow Mary to pass.
Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın.
- You have to allow for the boy's age.
Babam benim köpek bakmama izin vermez.
- My father won't allow me to keep a dog.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.