Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Tom azıcık erken geldi.
- Tom was a little early.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Tom çok az kıskanç görünüyordu.
- Tom sounded slightly jealous.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Kule batıya doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the west.
Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.