Ben ona tamamen kayıtsız değilim.
- I'm totally indifferent to it.
Japonya'da bir sürü insan siyasete kayıtsız.
- Lots of people in Japan are indifferent to politics.
O, para için oldukça ilgisiz.
- He is quite indifferent to money.
Jiro giyim hakkında ilgisiz.
- Jiro is indifferent about clothing.