O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Ben onu herhangi başka adamdan daha içten seviyorum.
- I love him more deeply than any other man.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
O anne ve babasına derinden bağlıdır.
- She is deeply attached to her parents.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.
Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom became deeply interested in art history.