It is not necessary to be meticulous.
- Bu titiz olmak için gerekli değil.
Sami Bakir has been a meticulous investigator.
- Sami Bekir titiz bir araştırmacıydı.
The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
- Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
I suppose everyone thinks I'm being a little too picky.
- Sanırım herkes benim biraz çok fazla titiz olduğumu düşünüyor.
Is your husband a picky eater?
- Kocanız titiz bir yiyici midir?
Tom can't afford to be choosy.
- Tom titiz olmayı göze alamıyor.
He is very thorough about everything.
- Her şey hakkında çok titizdir.
I should've been more precise.
- Daha titiz olmalıydım.
I lost everything I had so painstakingly collected over the years.
- Yıllarca çok titizlikle topladığım her şeyi kaybettim.
He did his work painstakingly.
- O, işini titizlikle yaptı.
That old man is a fussy eater.
- O yaşlı adam titiz bir yiyicidir.
I'm pretty sure Tom is a fussy eater.
- Tom'un titiz bir yiyici olduğundan oldukça eminim.
Tom isn't as finicky as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar titiz değil.
Tom didn't seem to be as finicky as Mary seemed to be.
- Tom, Mary'nin göründüğü kadar titiz görünmüyordu.
Tom is very particular about his food.
- Tom yiyeceği hakkında çok titiz.
Tom is very particular about his clothes.
- Tom giysileri hakkında çok titizdir.
I used to be a bit more fastidious.
- Ben biraz daha titizdim.
He's very fastidious when it comes to booking trips.
- O gezileri rezervasyona gelince çok titizdir.
We should weigh the options carefully before making a decision.
- Bir karar vermeden önce seçenekleri titizlikle düşünüp taşınmalıyız.
He was critical of me.
- O benim hakkımda titizdi.