Bahşiş genellikle burada yapılmaz.
- Tipping isn't usually done here.
Yurt dışına gittiğinizde, bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur.
- When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary.
Yurt dışına gittiğinizde, bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur.
- When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary.
Çöp boşaltmanın ABD'de gerekli olduğunu hatırlasan iyi olur.
- You'd better remember that tipping is necessary in the USA.
Bahşiş ve servis ücreti dahil mi?
- Are the tip and service charge included?
Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.
- He gave a tip as a sign of gratitude.
Tom, parmak uçlarında yürüyerek sessizce odadan çıktı.
- Tom quietly tiptoed out of the room.
Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
Eventually the tipping point was reached.
O sadece buz dağının tepesi.
- That's only the tip of the iceberg.
Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi.
- What you see above the water is just the tip of the iceberg.
Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir.
- This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary.
Bu tavsiyeler hayatını kurtarabilir.
- These tips may save your life.
Onlara bahşiş vermek istemiyoruz.
- We don't want to tip them.
Japonya'da bahşiş vermek uygun değildir.
- It's not appropriate to give tips in Japan.
It's tipping it down out there, so if you must go out, take your umbrella and please drive carefully.
When he woke up, about half an hour after, he called it to him again, but Dash only looked sheepish and wagged the tip of his tail.
A half crown tip put the deputy's knowledge at my disposal, and I learned that Mr. Bloxam had left for his work at five o'clock that morning.
I thinke he thinkes vpon the sauage bull: / Tush, feare not man, wee'll tip thy hornes with gold, / And all Europa shall reioyce at thee .
I tip my 40 to your memory.
the brief suspended agony of the boat, as it would tip for an instant on the knife-like edge of the sharper waves, that almost seemed threatening to cut it in two .
Computer collectibles saved from the tip.
Do you feel there is a problem with fly-tipping near you?.
I can't stand those goody-goody types.
- Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
You're just the kind of person I imagined you'd be.
- Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
- Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
What sort of person would do that kind of thing?
- O tür şeyi ne tip insan yapardı?
He is a common sort of man.
- O, bilinen bir insan tipi.
This type of person isn't interesting.
- Bu tip insan, ilgi çekici değildir.
What sort of person would do that kind of thing?
- O tür şeyi ne tip insan yapardı?
You're just the kind of person I imagined you'd be.
- Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
Several guys were hanging around in front of the bar.
- Barın önünde çok sayıda acayip kılıklı tipler takılıyordu.
He's the type of guy who doesn't take women very seriously.
- O, kadınları ciddiye almayan adam tipidir.
The entomologist could not find a specimen of the bug.
- Böcekbilimci böceğin tipini bulamadı.
... and tipping the world even more towards an ice age. ...
... of "The Tipping Point," "Blink," "Outliers," et cetera. ...