Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.
- The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations.
Bir ulusu birbirine ne bağlar?
- What ties a people together?
Ayakkabılarımı bağlamak için çömeldim.
- I knelt down to tie my shoes.
Tom ayakkabı bağlarını bağlamak için eğildi.
- Tom leaned over to tie his shoelaces.
İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
- The two nations have strong trade ties.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.
Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
- I can't tie a very good knot.
Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.
- Tom always wears a tie to work, except on Fridays.
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Tom kravatındaki düğümü düzeltti.
- Tom straightened the knot on his tie.
Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim.
- I showed Tom how to tie some knots.
Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- I don't want to be tied to one company.
Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
- I can't tie a very good knot.
Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.
- The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations.
Tie a knot in this rope for me, please.
He tied me for third place.
They tied for third place.
Tie your shoes.
The FA Cup third round tie between Liverpool and Cardiff was their first meeting in the competition since 1957.
Tie him to the tree.
... new ties of Commerce but we're also expanding cultural and educational ...