Tom eski halat köprüyü geçmeye çalışmanın mantıklı olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be sensible to try to cross the old rope bridge.
Halat baskı altında kırıldı.
- The rope broke under the strain.
Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.
- Tom knotted the rope securely.
O, atın yükünü iple bağladı.
- He fastened the horse's pack with a rope.
Sana kementleri göstereceğim.
- I'll show you the ropes.