thro

listen to the pronunciation of thro
Englisch - Türkisch
arasından

Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük. - We walked through thick bushes.

O, kalabalığın arasından ite kalka geçti. - He pushed his way through the crowd.

baştan başa

İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı. - The two boys traveled throughout the land.

yüzünden

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

içinden

Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir. - The river winds through the forest.

Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar. - The Maruyama river flows through Kinosaki.

tamamen

Ben sadece onu tamamen bitiremedim. - I just couldn't go through with it.

O tamamen Amerikalıdır. - He's American through and through.

direkt

O direkt gözyaşları ile cevap verdi. - She answered through tears.

bir uçtan bir uca

İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm. - I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.

sayesinde

Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar. - Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.

Tom ve Mike ortak arkadaşları sayesinde arkadaş oldular. - Tom and Mike became acquainted through their mutual friends.

doğruca
prep. bir uçtan bir uca, içinden, arasından, baştan başa, sayesinde, yüzünden
kesintisiz
doğru

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu. - The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.

baştan sona

Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi. - Tom flipped through the pages of the magazine.

Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi. - The squirrel chewed through the power cable.

dayanmak

Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır. - When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.

geçmek

Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük. - This ship is too big to pass through the canal.

Havaalanında gümrüklerden geçmekten hoşlanmam çünkü çok uzun sürüyor. - I dislike going through customs at the airport because it takes so long.

sürmek

O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu. - Driving through that snowstorm was a nightmare.

atlatmak
thro'
bir uçtan bir uca '
through
yoluyla

Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar. - They fled through a secret passageway.

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır. - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

through
baştan sona

Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı. - Tom caught Mary snooping through his stuff.

Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi. - The squirrel chewed through the power cable.

through
aktarmasız
through
orasında burasında
through
arasında (bir gürültünün)
through
rağmen (bir gürültüye)
through
dolayımıyla
through
(Tıp) Vasıtasiyle, yolu ile
through
doğru

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak. - In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.

Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu. - The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.

through
-e kadar
through
sonuna

Sonuna kadar görevi taşımalısın. - You must carry the task through to the end.

through
başından sonuna kadar
through
bitirmiş
through
içeriye

Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü. - Tom walked back in through the door.

O, pencereden içeriye girdi. - He came in through the window.

through
süresince

O, gece süresince çalıştı. - He worked through the night.

through
bitmiş

Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır. - This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.

through
başarılı bir sonuca
through
(İnşaat) içinden, sona ermiş
through
(Yeni Sözcükler) boyunca

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım. - Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.

Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir. - Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.

Englisch - Englisch
through
A contraction of Through
thro'
through

Vext the dim sea.

thro'
Thro' is sometimes used as a written abbreviation for through
thro
Favoriten