Çocuklarımızı ve torunlarımızı düşünmek zorundayız.
- We must think of our children and grand-children.
Çocuklarımı düşünmek zorundayım.
- I have to think of my children.
O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.
- Every time I hear that song, I think of my high school days.
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Yeni öğretmen hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of the new teacher?
Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of modern art?
Neden her şey hakkında düşünmek zorundayım?
- Why do I have to think of everything?
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
Tom, bir restoranda tek başına yemek yemenin yürek parçalayıcı olduğunu düşünmektedir.
- Tom thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.
- I think it'll rain today.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Bu makale düşüncemi etkileyecek.
- This article will affect my thinking.
Kitabı konu üzerindeki bütün düşüncelerini barındırıyor.
- His book incorporates all his thinking on the subject.
Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.
- They would think the person is modest or lazy.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Bazı insanlar ana dili İngilizce olanların Çince öğrenmelerinin zor olduğuna inanmaktadır fakat ben aynı fikirde değilim.
- Some people think that it is difficult for a native speaker of English to learn Chinese, but I disagree.
Sana inanmak istediğimi düşünmüyor musun?
- Don't you think I want to believe you?
Sanırım Tom beni beklemekten nefret ediyor.
- I think Tom hates waiting for me.
Üç saatten daha fazla beklemek zorunda olacağını sanmıyorum.
- I don't think you'll have to wait for more than three hours.
Ne düşündüğünü tahmin etmek mümkün değil.
- There is no telling what he is thinking.
Sizce ben deli miyim?
- Do you think I'm crazy?
Sizce mantıksız davranıyor muyum?
- Do you think I'm being unreasonable?
Sence, yazmalı mıyım?
- Do you think I should write?
Sence, Almanya'da iş bulmak kolay mı?
- Do you think it's easy to find a job in Germany?
Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.
- I think it's going to rain today.
Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
- I think he is a doctor.
I hope you won’t think me stupid if I ask you what that means.
I think she is pretty, contrary to most people.
Idly, the detective thought what his next move should be.
I tend to think of her as rather ugly.
I'll have a think about that and let you know.
And than hym thought there com an olde man afore hym whych seyde, ‘A, Launcelot, of evill wycked fayth and poore beleve!’.
I thought for three hours about the problem and still couldn’t find the solution.
... i can't think of any questions i have a right now ...
... their computers. Think of a smart meter. Smart meters need to be able to turn down your building's ...