there is no point in trying to argue with them.
Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Artık bunu inkar etmenin bir faydası yok.
- There's no point in denying it anymore.
Onu yapmanın anlamı yok.
- There's no point in doing that.
Beni tehdit etmenin anlamı yok. Ben sana hâlâ bir şey söylemeyeceğim.
- No point in threatening me. I'll still tell you nothing.