O, kazada sol bacağından yaralandı.
- He was injured in his left leg in the accident.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Kalan varsa, bana biraz ver.
- If there is any left, give me some.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Sola dönerseniz, kiliseyi sağ tarafınızda bulursunuz.
- If you turn to the left, you will find the church on your right.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the post office.
Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır.
- The steering wheels on American cars are on the left side.
Sol elinde ne varsa bana göster.
- Show me what you have in your left hand.
Sol elinizi kaldırın.
- Raise your left hand.
Soldaki dolabı açın. O, şişelerin olduğu yerde.
- Open the cupboard on the left. That's where the bottles are.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
Senin odan soldan birinci.
- Your room is the first one on the left.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu.
- Tom didn't know what to do with the leftover food.
Tom, artıkları ile köpeği besledi.
- Tom fed his leftovers to his dog.