the upper part of the earth, foundation, soil, country, floor, cause

listen to the pronunciation of the upper part of the earth, foundation, soil, country, floor, cause
Englisch - Türkisch

Definition von the upper part of the earth, foundation, soil, country, floor, cause im Englisch Türkisch wörterbuch

ground
toprak

Burada yabancı bir topraktayız. - We're on unfamiliar ground here.

Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı. - The treaty did not ban nuclear tests under the ground.

ground
{i} yer

Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi. - This park used to be a hunting ground for a noble family.

Bir taşa takıldım ve yere düştüm. - I tripped over a stone and fell to the ground.

ground
kalkışına olanak tanımamak
ground
{f} (uçak) (hava koşullarından dolayı) uçamamak; (uçağı) uçurtmamak
ground
(uçak) inmek
ground
(Elektrik, Elektronik) topraklamak (cihazı)
ground
saha

O, spor sahasını geçti. - He crossed the sports ground.

ground
temel

Parti hızla temel kazandı. - The party gained ground rapidly.

Enerjini harcıyorsun. Şikayetin temelsiz. - You're wasting your energy. Your complaint is groundless.

ground
karaya oturtmak
ground
{f} yere sermek
ground
{f} çakmak
ground
cam tozu
ground
{f} toprakla

Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı. - My computer is connected to a properly grounded outlet.

ground
{s} tortulu
ground
(İnşaat) yer, zemin
ground
(fiil) yere sermek, yere indirmek, karaya oturtmak, topraklamak, çakmak, hareket izni vermemek, dayandırmak, dayanmak, kurmak
ground
{i} çoğ. (bir binaya/kuruluşa ait)
ground
{f} karaya oturmak; karaya oturtmak
ground
{f} dayandırmak
Englisch - Englisch
{n} ground
the upper part of the earth, foundation, soil, country, floor, cause
Favoriten