Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the unique false object, #f

listen to the pronunciation of the unique false object, #f
Englisch - Türkisch

Definition von the unique false object, #f im Englisch Türkisch wörterbuch

false
{s} takma

Tom takma dişlerini çıkardı. - Tom took out his false teeth.

Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti. - The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.

false
yanlış

O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi. - She was disqualified from the race for two false starts.

Yarışmacı, iki yanlış start yaptı. - The contestant made two false starts.

false
{s} sahte

Mary sahte kirpikler taktı. - Mary wore false eyelashes.

Sahteciliğe karşı savaştım. - I contended against falsehood.

false
(Muzik) falso
false
sadık olmayan
false
{s} hain
false
kuvvetlendirmek veya muhafaza etmek için konulan ahenksiz
false
(Askeri) SAHTE, YALAN, YANLIŞ, HATALI
false
yalandan

Bizi yalandan gerçeğe götür. - Lead us from falsehood to truth.

false
vefasız
false
{s} falsolu
false
{s} hileli
false
asılsız

Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu. - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.

false
hakikatsiz
false
yapma
false
numaradan
false
{s} hatalı

Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak. - There will be setbacks and false starts.

false
{s} haksız
Englisch - Englisch
false