Duruşma günden güne devam etti.
- The trial went on day after day.
Duruşma için ABD'ye götürüldü.
- He was taken to the United States for trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Deneme neredeyse yapılmıştı.
- The trial was all but done.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
Bu duruşmada davacı kim?
- Who is the plaintiff in this trial?
Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.
- The accused thief is on trial now.
Tom'un mahkemesi yarın başlar.
- Tom's trial starts tomorrow.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... And if you start a trial by June 30, you'll pay ...
... So before the person comes in to the clinical trial, they're ...