Böyle bir yerde asla böylesine güzel bir otel ummuyordum.
- I never expected such a nice hotel in a place like this.
Bu, çocuk yetiştirmek için böylesine harika bir yer olurdu.
- This would be such a great place to raise kids.
O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
- She'd never been this frightened before.
Hiç bu kadar erken kalkmadım.
- I've never woken up this early.
İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.
- This is how I learned English.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.