Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
- At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Tom'la aranız iyi mi?
- Are you on good terms with Tom?
Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
- I hear you're on bad terms with Owen.
Mektup ticari terimler kullanarak yazıldı.
- The letter was written using business terms.
Teknik terimlerle yazıldığı için bu kitabı anlamak çok zor.
- Written in technical terms, this book is very difficult to understand.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
... But I wouldn't grade the industry well in terms of ...
... tried to do and everything that I'm now proposing for the next four years in terms of improving ...