Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
Ekipte olmaktan memnunum.
- I like being on the team.
Ben yeni takımın kaptanı değilim.
- I am not the captain of the new team.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
İlk oyunda takımımız takımınızı kolayca yenebilir.
- Our team can easily beat your team in the first game.
Diğer takımı yenmek hiç kolay değil.
- Beating the other team was no sweat at all.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.
- We'd make a perfect team.
İkiniz mükemmel bir takım oluşturuyorsunuz.
- You two make a great team.
Tom SWAT timinin bir üyesidir.
- Tom is a member of the SWAT team.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
They teamed to complete the project.
The adjacent alleys were choked with tethered wagons, the teams reversed and nuzzling gnawed corn-ears over the tail-boards.
... team for a quick demo. ...
... actually, had moved to in front of the Paris team. ...