Ekipte olmaktan memnunum.
- I like being on the team.
Seni ekiple tanıştıracağım.
- I'll introduce you to the team.
Ben yeni takımın kaptanı değilim.
- I am not the captain of the new team.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
Diğer takımı yenmek hiç kolay değil.
- Beating the other team was no sweat at all.
Takımın en iyi adamı yaralanmasaydı, takımımız kolayca başarabilirdi.
- Our team could easily have brought home the bacon, if it weren't for the team's best man being injured.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.
- We'd make a perfect team.
İyi bir takım oluşturacağız.
- We'll make a good team.
Tom SWAT timinin bir üyesidir.
- Tom is a member of the SWAT team.
Güvenlik timi arabada bomba araması yaptı.
- The security team checked the car for explosives.
They teamed to complete the project.
The adjacent alleys were choked with tethered wagons, the teams reversed and nuzzling gnawed corn-ears over the tail-boards.
... We have a ring around the team. ...
... spend a whole day with my team, wandering around and ...