Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok.
- I have no time to engage in gossip.
Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
- Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
Tom'un annesi böylesine bir dedikoducu.
- Tom's mother is such a gossip.
Dünya dedikoducular ve yalancılarla dolu.
- The world is full of gossipers and liars.
Dedikodu yapan biri değilim.
- I'm not one to gossip.
Tom'un Mary hakkında öyle dedikodu yapacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom would gossip about Mary like that.
İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır.
- People like gossiping.