Okulu bitirdikten sonra yurtdışında eğitim yapacağım.
- I will study abroad when I have finished school.
İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
- A few minutes after he finished his work, he went to bed.
Tom bitiş çizgisini geçerken sıcak ve yorgun görünüyordu.
- Tom looked hot and tired as he crossed the finish line.
Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.
- Bob reached the finish line first.
Tom evi bitirmek için ne kadar çok paraya ihtiyacı olacağını hesaplıyor.
- Tom is estimating how much money he'll need to finish the house.
Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
- This book is really difficult to finish reading in a week.
Burada işimiz neredeyse bitmek üzere.
- We're just about finished here.
Raporla işim bitmek üzere.
- I'm just about finished with the report.
Ben şimdi son rötuşları yapıyorum.
- I'm adding the finishing touches now.
O planın hâlâ bazı son rötuşlara ihtiyacı vardı.
- That plan still needed some finishing touches.
Yet they did not pretend to be members of ‘the quality’, the people of fashion, the cosmopolitan beau monde or the ton, although they were not above harping on their exalted acquaintances among the nobility or the antiquity of their lineage when they saw fit.