İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
- A few minutes after he finished his work, he went to bed.
İşimi bitirdikten sonra bürodan ayrıldım.
- Having finished my work, I left the office.
Tom bitiş çizgisini geçen son kişiydi.
- Tom was the last one to cross the finish line.
Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.
- Bob reached the finish line first.
Tom evi bitirmek için ne kadar çok paraya ihtiyacı olacağını hesaplıyor.
- Tom is estimating how much money he'll need to finish the house.
Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
- We have to finish preparations for the party by tomorrow.
Burada işimiz neredeyse bitmek üzere.
- We're just about finished here.
Raporla işim bitmek üzere.
- I'm just about finished with the report.
Birkaç son rötuş eklerim.
- I add a few finishing touches.
O planın hâlâ bazı son rötuşlara ihtiyacı vardı.
- That plan still needed some finishing touches.
Yet they did not pretend to be members of ‘the quality’, the people of fashion, the cosmopolitan beau monde or the ton, although they were not above harping on their exalted acquaintances among the nobility or the antiquity of their lineage when they saw fit.