Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
- The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
Çok fazla toprak kaybediyoruz.
- We're losing too much ground.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
O, spor sahasını geçti.
- He crossed the sports ground.
Bazı temel kurallar belirleyelim.
- Let's establish some ground rules.
Parti hızla temel kazandı.
- The party gained ground rapidly.
Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.
... the land surface of the earth. The land, the arable land, the land where we can grow ...
... food well is about 10 or 11 percent of the land surface of the earth. It’s not surprising ...