Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing this for you.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.
- The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.
Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın.
- You need to stop doing things that bother Tom.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?
- What do nurses spend most of their time doing?