Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.
- It's as smooth as a baby's bottom.
İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Silk feels soft and smooth.
Açılış konuşması düzgünce gitti.
- The opening statement went smoothly.
Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
- I think that will go smoothly.
Düzgün bir yolda sürmek güzel.
- It's nice to drive on a smooth road.
Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
- I think that will go smoothly.
Tom yumuşak bir konuşmacıdır.
- Tom is a smooth talker.
Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
- The sea looks calm and smooth.
Onun cildi mükemmel bir şekilde yumuşak.
- Her skin is perfectly smooth.
Teleskobun aynasının mükemmel biçimde pürüzsüz olması gerek.
- The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.
Onun işi sorunsuz gidiyordu.
- Her work was going smoothly.
Peki, bu sorunsuzca gitti.
- Well, that went smoothly.
Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
- I was easily taken in by his smooth talk.
Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
- This zipper doesn't zip smoothly.
Ayaklarımın arkasını yumuşatmak için ponza taşı ile ovarım.
- I rub with pumice, in order to smooth the back of my feet.
Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
- The sea looks calm and smooth.
... it zooms fluidly back to me with a smooth, fluid back and forth transition. ...
... smooth, fluid experience. ...