Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
- She gave me access to her records.
Onların kütüphaneye giriş izinleri var.
- They have access to the library.
Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.
- Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.
Dağın zirvesine erişmek zordur.
- Access to the mountaintop is difficult.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir.
- After the entrée comes the main dish.
Tom yanlışlıkla salata çatalıyla antreyi yedi.
- Tom mistakenly ate his entree with his salad fork.