Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
- We skipped his turn on purpose.
Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.
- I broke the vase on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom bunu kasten yapmadı.
- Tom didn't do it on purpose.
... here, it was on purpose. ...
... Now, if that's not clear, think of it this way: there's the war on general-purpose computation, ...