Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
Hoparlöre yakın dinledi.
- He listened closely to the speaker.
Biz hoparlörlü telefonda mıyız?
- Are we on speakerphone?
Hoparlöre yakın dinledi.
- He listened closely to the speaker.
Biz hoparlörlü telefonda mıyız?
- Are we on speakerphone?
O, iyi bir İngilizce konuşucusudur.
- He is such a good English speaker.
O, akıcı bir İngilizce konuşucusudur.
- She is a fluent speaker of English.
Bazı Almanca sözcükleri telaffuz etmek, İngilizce konuşan biri için son derece zordur örn. Streichholzschächtelchen
- Some German words are extremely difficult to pronounce for an English speaker, for example: Streichholzschächtelchen.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Spiker kendini duyuramadı.
- The speaker couldn't make himself heard.
Spiker boğazını temizledi.
- The speaker cleared his throat.