Onun istifa edeceğine dair bir ihtimal var mı?
- Is there any chance that he'll resign?
İşi zamanında bitirmek için hiçbir ihtimal yoktu.
- There was no chance to finish the job on time.
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
- Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.
- Fate is too serious to be left to chance.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Riskini al ve onu yap.
- Take your chance, and do it.
Başka kaza risklerini en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another incident.
Başka kaza olasılıklarını en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another accident.
Onun seçileceğine dair iyi bir olasılık var.
- There's a good chance that he'll be chosen.
Tom şansını denemek istemiyor.
- Tom doesn't want to take a chance.
Sadece şansımızı denemek zorunda kalacağız.
- We'll just have to take our chances.
There is a 30% chance of rain tomorrow.