Sizinle tanışmak bir ayrıcalık.
- It's a privilege to meet you.
Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.
- The dictator abused his privileges to his heart's content.
Ödevsiz hak, imtiyazdır.
- A right without a duty is a privilege.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
Biz yabancı turistlere vergi muafiyeti ayrıcalığı veriyoruz.
- We give foreign tourists the privilege of tax exemption.
... privilege to prevent all of the information from coming out. ...
... his friends it was great privilege to paint the fence ...