the principal of conscious life; the vital principal in man, animating the body

listen to the pronunciation of the principal of conscious life; the vital principal in man, animating the body
Englisch - Türkisch

Definition von the principal of conscious life; the vital principal in man, animating the body im Englisch Türkisch wörterbuch

spirit
ispirto
spirit
can

İblisin ruhu yeniden canlanıyor. - The spirit of Satan reawakens.

Şeytanın ruhu yeniden canlanıyor. - The spirit of the demon reawakens.

spirit
{i} ruh

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir. - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

spirit
(Gıda) damıtılmış alkollü içki
spirit
{i} üstünlük
spirit
yürek
spirit
tutum
spirit
canlandırmak
spirit
cin
spirit
meşrep
spirit
(Hegel) Tın
spirit
(isim) ruh, can, maneviyat, gerçek anlam, hayalet, peri, ruh hali, neşe, şevk, cesaret, güç, insan, örnek insan, özel durum, ispirto, üstünlük
spirit
{i} örnek insan
spirit
{i} insan

Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır. - Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir. - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.

spirit
{f} heveslendirmek
spirit
{i} hayalet

Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti. - Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.

spirit
meram
spirit
heves
spirit
hava

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti. - The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.

spirit
{i} cesaret

Yenilgi, onun cesaretini kırmadı. - The defeat didn't dampen his spirits.

Asla cesaretimi kırmayacaksın. - You'll never break my spirit.

Englisch - Englisch
spirit
the principal of conscious life; the vital principal in man, animating the body

    Silbentrennung

    the prin·ci·pal of con·scious life; the vi·tal prin·ci·pal in man, a·ni·mat·ing the bo·dy

    Aussprache

Favoriten