Bir gıyabi karar verdim.
- I made a snap judgment.
Kanaate dayalı bir karardı.
- It was a judgment call.
Düşünmek zordur ve bu yüzden birçok insan sadece hüküm verir.
- Thinking is difficult, and therefore many people only pass judgment.
Çok hızlı hüküm vermeyin.
- Don't pass judgment too quickly.
Tom kötü bir yargılama çağrısı yaptı
- Tom made a bad judgment call.
Yargılama tamamen adil değil.
- The judgment isn't entirely fair.